RABITANIN TESİR TARZI VE YERİ;
İmam Munavi Hazretlerinin; Bakmakla, bakılanın sevgi ve üzüntü gibi, bakılanın diğer ahlaklarının da bulaşmasına delil olan ve rabıtanın tesirine ait;
S.Muhammed Rasid k.s. nin bir alime sohbeti; “ İbrahim a.s. devrinde yaşayan Keldaniler kavmi [Lübnan- Mısır bölgesinde] geçimlerini sığır beslemekle temin ederlerdi, sığırları da ya tam beyaz, ya tam siyah renkli olur, hiç alaca olana rastlanmazdı.
Onlarda alaca olanın hasretini çekerlerdi. İçlerinden bir heykel traş, bur buzağı heykeli yaptı ve alaca renklere boyadı. Sığırların su içtikleri çeşmenin üzerine bu heykeli dikti. O çeşmeden su içen ineklerin bu hadiseden sonra yavruları alaca olmaya başladı.” Rabıtanın zahir bakışın yalnız insanlara mahsus olmayıp hayvan ve bitkilerde de çok görüldüğünü imam münavi hz. De ( Feyz’ ül Kadir 798 871) kitabında yazmıştır. 1998 senesi Eylül ayında Ankara Pursaklar da tövbe etmiş olan bir emekli profosür ( ki öğretim görevlisi olarak Ankara da ve Avrupa da hayatını geçirmiş emekli olunca vatanına gelmiştir.) rabıta talimatında Keldaniler kavminin sığırlarının buzağı heykeline bakarak renklerinin yapısının değiştiği hadisesini İngilizce bir eserden kendisininde bizzat okuduğunu söylemesi bizimde inancımızı kuvvetlendirdi. Böyle bir olayın tıbben olabilmesi için insan, hayvan, bitkilerin özelliklerini belirleyen “ gen “ dediğimiz vasıflarımızı taşıyan hücre iç yapısının değişmesi lazımdır.
Buna benzer bir olayı Atom bombası da Japonya’ da meydana getirmiştir.
Hormonlar gübreler le yetiştirilen bitkilerin anormal şekil almaları da bu fasıldandır.
İsmail Hakkı Bursevi hz. ( Ruhul Beyan 3 -582 ) ; “ Sadıklar la beraber olunuz.” Ayetinin tefsirinde;
“ Bu ayeti kerime de bahsi geçen sadıklardan murad. Kamil mürşitlerdir. Ciddiyetle bir sadık onların kapısında hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’ ın yolunda istikamet üzere bulunmak rahatlıkla muvaffak olur, huzur-u Hakk’ a kavuşur.” Demektedir.
Elmalılı Hamdi Yazır’ da ( Hak dini 4 2644) “ Sadıklarla beraber olunuz.” Ayetini şöyle mana vermiştir.
“ İmanlarında, ehillerinde ve hak elinde niyeti, sözü fiil ve her haliyle sadık olanlarla beraber olunuz, sadıkların velayet ve beraberliğinden ( onların desteğinden) ayrılmayınız!
Münafıklardan sakının, Hz. Muhammed s.a.v. ve ashabı gibi sadıklara dost ve yakın olunuz. Onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz, onlara uyunuz.!
SADIKLARLA BERABER OLMANIN FAYDASI HAKKINDA;
İmam-ı Rabbani hz. [m.270] öyle sohbetler vardır ki uzletten daha kıymetlidir. Üveys-i Karani’ yi düşününüz! Uzlet etmek istedi. Bunun için, insanların en iyisinin [aleyhi ve ala alihis salatü vessalam] sohbetine kavuşamadı. Sohbetin yükselttiği derecelere erişemedi. Tabiinden oldu. Birici derecede olmaktan ikinci dereceye düştü.
Evet yanında bulunmanın, kalplerin birleştirilmesinde büyük tesiri vardır. Bunun içindir ki hiçbir veli, bir sahabinin derecesine yükselemez.
Veysel Karani, o kadar şanı yüksek olduğu halde, Resulullah’ ı (s.a.v.) hiç göremediği için eshab-ı kiramdan en aşağı olanın derecesine yetişmez. Abdullah Bin Mübarek hazretlerinden soruldu ki, hazret- i Muaviye ile Ömer b.Abdülaziz’den hangisi daha yüksektir.?
“ Muaviye r.a. Resulullah’ ın s.a.v. yanında giderken Ali’ nin huzuruna giren toy, Ömer b. Abdülaziz’ den kat kat daha yüksektir.” Buyurdu.
BAKMANIN TESİRİ HAKKINDA;
Anadolu da bazı orman bölgelerinde küçükten ayı yetiştirip, ona oyunlar öğretip, geçim yolunu bu usulle temin edenler vardı. Ayı oynatanlar sokaklardan def çalarak geçerler, halkı toplayıp ayılarını oynatırlar, verilen bahşişlerle geçinirlerdi. Sokaklardan ayı oynatanlar geçerken; evinde hamile gelini olan kayınvalideler onlara sıkı sıkı tembih ederek kızım, sokaktan ayı oynatan geçiyor, pencereye çıkıp sakın bakmıyasın! Sonra çocuğun ayıya benzer diye uyarırlardı.
Atalarımız da zaten bu hususu çoktan müşahade ettikleri için; üzüm üzüme baka baka kararır demişler ve mutlak bakmanın tesirini anlatmak istemişlerdir.
|